Güzellik, tarih boyunca kadına yakıştırılan ve hatta bir kadın için en önemli meziyet olarak kabul edilen ve her insanın ulaşmaya çalıştığı bir nicelik. Doğuştan gelen ama sonradan da estetik cerrahi ile dermatoloji bilimlerinin ve diğer fiziksel imaj çalışmalarının katkısıyla büyük ölçüde değiştirilebilen bir özellik. Güzel olmak arzusuyla ya da en güzele yakın olmak isteğiyle pek çoğumuz günlük yaşamımızın akışını değiştirecek kararlar alabiliyoruz. Bu yönüyle güzellik hem değerli bir özellik hem de tam bir Anadolu deyimiyle “başa bela”.
Anadolu’da kadın güzelliğine dair söylenen ve söylenegelen birçok söylem var. Bu söylemlerde bazen güzellik, övülen bir değer olarak tanımlanıyorken bazen de insanda dış görünüşten başka şeyler aranması gerektiği vurgulanıyor.
Türk atasözleri ve deyimlerinde güzellik kavramı hakkında ipucu verecek içinde “güzel” sözcüğü geçen birkaç örnek şöyle:
Ağaç ucuna yel değer, güzel kişiye göz değer
Anan güzel idi hani yeri, baban güzel idi hani evi
Gönül kimi severse güzel o.
Güzel bürünür, çirkin görünür
Güzele bakmak sevaptır
Güzele 40 günde iyi huyluya kırk yılda doyulur.
Güzele ne yakışmaz
Güzellerin bahtı çirkin olur
Güzellik ondur, dokuzu dondur
Her güzelin bir kusuru vardır.
Kusursuz güzel olmaz
Güzel göze görünür
Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca.
Güzel deyince elbette ruh güzelliği, huy güzelliği gibi kavramlarda işin içine giriyor. Estetik cerrahi henüz ruh güzelliği ve huy güzelliği ne dokunamıyor ancak bakışlara, dudaklara, buruna vs yapılan estetik dokunuşlar belki bir nebzede olsa ruha-huya dokunarak onunda güzelleşmesine katkıda bulunabilir kim bilir ?