Hastalarımızdan sıklıkla, lazerle dikilirse iz kalmıyormuş, lazerle mi dikeceksiniz şeklinde sorular alıyoruz. Lazerle dikiş atılması diye bir durum söz konusu değil ve olamaz, muhtemelen bizim “subkutikuler dikiş” olarak isimlendirdiğimiz ve cilt üzerinde hiçbir dikişin gözükmediği, ince bir hat halinde atılan gizli dikişleri halkımız “lazerle dikilmiş” olarak isimlendiriyor, ancak açıkladığım üzere, bilimsel olarak lazerle dikiş atmak mümkün değildir.
Lazerle dikiş ve estetik dikiş aynı şeymidir ?
Aslında lazerle dikiş olarak adlandırılan durum “estetik dikiş” tabir edilen dikiş şekli. Bu dikişte tüm dikişler derinin altında ve içinde kaldığı için siz dışarda dikiş göremiyorsunuz ve özellikle bazı sağlık personelinin kasıtlı olarak “lazerle diktik” türünden söylemlerinden dolayı lazerle dikiş atıldığını sanıyorsunuz.
Lazer her derde deva bir mucize midir ?
“Lazer” gibi kelimelere her derde deva olan büyülü şeyler gibi yaklaşıldığı için hastalarımızda bu kavramı benimsiyorlar. Benzer ticari yaklaşımın özellikle “lazer lipoliz” ve “lazer liposakşın” içinde sıkça kullanıldığını, sanki liposakşın lazerle yapılırsa mucizeler olduğunu anlatan söylemlerde, özellikle basın ve medyadaki örtülü reklam ve yönlendirmelerde sıkça görüyoruz.
Sonuç olarak “lazer” mucize değildir, lazerle dikiş atılmaz, lazer farklı amaçlarla kullanılabilen sadece bir araçtır.
Günümüz insanının sosyal aktivitelerindeki artış ve uzayan insan ömrü, ilerleyen yaşlardaki yüz estetiği uygulamalarına ola ilgiyide artırmıştır. artık bir lüks olmaktan çıkmış olan daha çok sosyal yaşantının bir gereği olarak kabul edilen estetik ameliyatlar, her zaman bireyler tarafından kabul görmeyebilir. Burada bazen ameliyatın yarattığı radikal değişim, bazen operasyon sonrası toparlanma süreci, bazende operasyon riskleri kişileri estetik ameliyatlardan uzaklaştırıp, küçük ama etkili dokunuşlar olarak nitelendirdiğimiz ameliyatsız estetik yöntemlerine kanalize etmektedir. Biz estetik cerrahların bu noktada başvurabileceği pekçok alternatif yöntem mevcuttur. Bir cerrah olmanın getirdiği avantajları kullanarak bu küçük ama çok etkili müdahaleler ile adeta harikalar yaratabiliriz. Bu yöntemler tek başına kullanılabileceği gibi çoğu zaman birikte kulllanılmaları ile çok daha etkili sonuçlar sağlanmaktadır. burada kişinin beklentisinin belirlenip, ihtiyaçlarına göre uygun olan protokolün belirlenmesinde kişisel tecrübelerim ve sanatsal bakış açısıönem kazanır. Ameliyatsız estetik uygulamalarının ofis ortamında, 5-10 dk içerisinde gerçekleştirilmesi, herhangibir ağrı, sızıya sebep olması ve işlem sonrasında kişilerin normal hayatlarına devam etmesi bu yöntemleri cazip kılar. Bu yöntemler içerisinde en etkin olanları aşağıda inceleyebiliriz.
Botoks enjeksiyonu
Yüz estetiğinde Botoks enjeksiyonu bugün için artık neredeyse tıpta aspirin benzeri bir kullanım alanına sahiptir. Özellikle estetik cerrahideki geniş ve etkin kullanım alanı ürünün popülarite kazanmasındaki en önemli unsurlardan birisidir. Botoks uygulama bölgesindeki kasları 4-6 aylık sürelerde bloke ederek etkisini gösterir.Uygulama sonrasında 3. günde etki başlar ve 1 haftada maksimum sonuç gözlenir. Aktif mimik kırışıklıklarını gidermede son derece güvenli bir preparat olan botoks enjeksiyonları ile 1-2 dk lık bir uygulama sonrası göz çevresi, alın, kaş arası, dudak üstü kırışıklıklardan kurtulursunuz. Doç.Dr. Serkan Yıldırım tarafından yapılan botoks uygulamasında kişisel deneyim ve tecrübeye dayanarak, doğal görünümünüzü bozmadan sizi daha genç ve canlı gösterecek dozlar, klasik noktalardan farklı noktalara enjekte edilmektedir. Yani aslında botoks enjeksiyonunda Dr. Yıldırımʼın kendi yaklaşımı sayesinde çok daha doğal gençleşmeler sağlanmaktadır. Bunun yanısıra ileri botoks uygulamaları ile, kaş kaldırma, boyun bantları tedavisi, ağız köşesinin yükseltilmesi yine hastalarımıza sıklıkla uygulanan işlemler arasında yer alır. Diğer taraftan botoks enjeksiyonu ile önemli sağlık sorunu olan migren tedavisinde ve aşırı koltuk altı terlemesinin önlenmesinde kliniğimizde çok yüksek oranda hasta memnuniyeti sağlanmaktadır.
Dolgu enjeksiyonu
Ameliyatsız yüz estetiği yöntemlerinin vazgeçilmezlerinden bir diğeri dolgu enjeksiyonlarıdır. Botoks enjeksiyonları ile giderilen mimik kırışıklıklarının bulunduğu alanlarda kalıcı çizgilenmeler göze çarpar. Yada yüzün farklı bölgelerinin birleşim yerlerinde yaş ve mimiklere bağlı olarak derin kıvrımlar meydana gelir.Göz çevresi kırışıklıklar yada burun yanak bileşimi kıvrımı buna örnektir. Dolgu maddelerini bu alanlara enjekte ederek bu kıvrımların derinliğinin hafifletilmesi yada çizgilerin ortadan kaldırılması mümkündür. Vücudumuzda yaygın olarak bulunan bir protein olan Hyaluronik Asitten üretilmiş bu dolgu maddelerinin neredeyse hiçbir alerjik reaksiyonları bulunmaz. Hazırlanış şekli ve molekülün kalınlığına göre 6 ay ile 18 ay arası kalıcılığı olan dolguların uygulaması ofis şartlarında, yaklaşık 10dk. da gerçekleştirilir. İşlem sonrası normal yaşantınıza devam edersiniz. Burada özellikle kaş arası ve göz çevresi uygulamalarında botoks ile dolgu enjeksiyonlarının birlikte kullanılmasının çok daha etkin sonuçlar sağladığını hatırlatmak gerekir. Dolgu enjeksiyonları ile kırışıklık gidermenin yanısıra yüzün anatomik bölgelerine hacim kazandırmak, dolgunlaştırmak mümkündür. Bu kapsamda dolgu enjeksiyonları ile dudak büyütme, elmacık kemiği büyütme, yanak dolgunlaştırma uygulamaları başarılı bir şekilde kliniğimizde gerçekleştirilmektedir. İleri bir teknik beceri gerektiren göz altı çukurların tedavisinde Doç.Dr. Serkan Yıldırım tarafından dolgu uygulamaları ile son derece başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Fraksiyonel lazer (Er-Yag Lazer) ile yüz estetiği
Ameliyatsız yüz estetiği uygulamaları içerisinde fraksiyonel lazer tedavileri önemli bir yere sahiptir. Fraksiyonel Er-Yag lazer uygulaması ile yüzünüzdeki kırışıklıkların giderilmesi, deri altı kollajen doku sentezini uyarılması sonucu deri ve deri altı dokuda sıklaşma ve cildin parlak-canlı bir görünüme kavuşması sağlanmış olur. Yüz bölgesindeki hafif güneş lekelerinin silinmesi ve gözeneklerin sıklaşmasıda yine bu yöntemin önemli avantajları arasındadır.
Fraksiyonel lazer uygulamaları sayesinde işlem sonrasında iyileşme süresi 3-4 gün gibi kısa sürelere çekilmiştir. Uygulama derinliğine bağlı olarak 12-24 saat süren bir kızarıklık, ardından gelen hafif bir pullanma ve 3-5 gün arasında cildin yenilenmesi tamamlanmış olacaktır. Fraksiyonel lazer uygulamaları, klasik yüz gençleştirme lazer uygulamalarına oranla son derece güvenli ve konforlu uygulamalardır.Tüm yüz-boyun gençleştirme işlemlerinin yanısıra, sadece dudak veya göz kenarı(kaz ayakları) çizgileri, göz altı morlukların giderilmeside bu tedaviyle mümkündür. Lazerle yüz gençleştirmede kullanılan diğer yöntemlerle herhangibir olumsuz etkileşime sahip değildir ve birlikte kullanılabilirler. Kullanılan farklı parametreler sayesinde hiç soyulma dönemi olmadan sadece derin dokunun sıklaştırılması ve bu şekilde özellikle alt yüz ve boyun sarkmalarının giderilmeside bu yöntemle mümkün olmaktadır.
Venüs Freeze (darbeli manyetik akım ve multipolar radyofrekans)
Yaşlanmayla birlikte yüzümüzde meydana gelen değişimlerin çok büyük kısmını elastikiyetini kaybetmiş olan deri ve deri altı dokunun yerçekimine karşı direncini kaybetmesi ve yüz dokularının aşağıya doğru sarkması oluşturur. Bunun yanısıra derinin ıyağ dokusunun incelmesi, derinin nem kaybı ve kırışıklıkların derinleşmeside diğer faktörlerdir. Radyofrekans ve magnetik akımı birlikte kullanan Venüs Freeze teknolojisi sayesinde kollajen sentezi artar, bunun yanında deri elastikiyeti ve kanlanmasınında artırıldığıgösterilmiştir. Artmış kan akımı ve damarlanma sayesinde büyüme faktörlerinin sentezi yoğunlaşır böylelikle bir yeniden onarım ve yapılanma sürecide başlatılmış olur. Dolayısıyla ameliyatsız bir yöntemle deri elastikiyetinde artış, kırışıklıklarda azalma, yüz ovalitesinin yeniden kazanılması ve yüz derisinin daha nemli ve canlı gözükmesi sağlanmış olur. Tüm bu kazanımlar için haftada iki seanstan toplamda 4 haftalık bir uygulama yeterli olmaktadır. Venüs Freeze uygulamasının bu kazanımları yüz-boyun ve dekolte bölgesinde kusursuz bir anti-aging sonucu sağlamaktadır. Yüz estetiği amaçlı Venüs Freeze uygulaması mezolifting, prp, botox, dolgu yöntemleri ile kombine edilebilir ve böylelikle neredeyse yüz germe operasyonuna yakın sonuçlar elde eidilir. Elde edilen sonuçların son derece doğal olması, uzun kalıcılık süresi ve işlem sırasında yada sonrasında hastaya hiçbir sıkıntı yaratmaması yöntemin en büyük avantajıdır.
PRP (platelet rich plasma – trombositten zengin plazma)
Vücudumuz aslında hiç durmadan çalışan bir fabrika gibidir. Bu fabrikada yıpranan ve hasar gören dokuların tamiratı ve onarımı için devamlı çalışan hücreler bulunur. Büyüme faktörleri bu onarım ve bakım işlevinin en önemli parçalarıdır. Adeta gençlik aşısı olarak nitelendirebileceğimiz bu özel proteinler tıbbın diğer alanlarında iyileşmeyen yaraların kapanması, eklem içi kıkırdak harabiyetinin onarılması gibi pekçok hastalığın tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır. Estetik alanında bu büyüme faktörlerinin kullanılması ise son yıllarda gündeme gelmiştir.Kendi kanınızdaki yenilenme gücü olarak adlandırabileceğimiz bu uygulama için 8-10ml lik kan tüplerine kişinin kanı alınır ve santrifüj edilir. Santrifüj sonrası büyüme faktörlerinden son derece zengin bir plazma sıvısı elde edilir. Bu sıvını mezoterapi tekniğinde olduğu gibi çok ince iğneler ile yüz derisi altına enjekte edilmesiyle yüz derisinde bir yeniden onarım ve yapılanma süreci başlatılmış olur. Anti-aging amaçlı PRP uygulamalarında 15 günlük aralıklarla yapılacak toplam 3 seanslık bir kür uygulaması yeterli olmaktadır. Böyle bir uygulamanın genelikle 2 yıllık aralıklarla tekrarlanması tavsiye edilmektedir. 3 seanslık bir kürden yaklaşık 6-8 hafta sonra sonuç görülmeye başlanır. Yüz derisinde elastikiyet artışı, derinin daha canlı ve nemli durması, leke problemlerininhafiflemesi, kırışıklıkların azalmasıyöntemin sağladığı kazanımlardır. PRP uygulamasında dışarıdan farkedilen değişikliklerin çok daha ötesinde bir onarım süreci yaşanmaktadır. Yaşlılık ve çevresel faktörlere bağlı olarak hasar gören yüz-boyun derisindeki tüm olumsuzlukların giderildiği bu süreçte aslında uzun vadeli kazanımlar söz konusudur.PRP uygulamalarında elde edilecek başarı için kullanılacak kitin kalitesi son derece önem taşımaktadır, zira elde edilen büyüme faktörü oranı direkt olarak kullanılan kitle alakalıdır.Kliniğimizde PRP nin mucidi Regenlab firmasına ait kitler kullanılmaktadır. PRP uygulaması botox, dolgu, mezolifting gibi diğer ameliyatsız estetik uygulamaları ile birlikte kullanıldığında elde edilecek sonuçlar çok daha etkili ve kalıcı olmaktadır.Kliniğimizde ıuyguladığımız özel protokoller ile mezolifting ve Venüs Freeze uygulamaları ile kombine edilen PRP tedavilerinin sonuçları oldukça etkileyicidir.
Mezolifting
Fransız ekolünün tıp dünyasına tanıtmış olduğu mezoterapi-mezolifting uygulamaları artık günümüzde ameliyatsız estetik yöntemlerinin vazgeçilmez unsurlarından birisi haline gelmiştir. Yoğun bir bakım süreci olarak adlandırabileceğimiz mezolifting uygulamalarında, deri ve deri altı dokunun ihtiyacı olan pekçok protein, aminoasit, mineral, vitamin ve büyüme faktörü çok noktadan direkt olarak deri altına verilir. Özellikle kısa sürede sonuç almak isteyen bireyler için daha ideal olan yöntemde 1-2 haftalık aralıklarla 4 seanslık bir kür uygulaması ve ardından 3 ay süreyle ayda bir uygulama yapılması yeterli olmaktadır.Genellikle bu tedavi protokolünün 18 ayda bir tekrarlanması önerilir. Mezolifting uygulaması sonrasında yüz ve boyundaki sarkmaların hafiflediği, derinin sıklaştığı, kırışıklık ve çizgilerin azaldığı yada kaybolduğu gözlenir. Ayrıca kullanılanürünlerin nem artırıcı özelliği nedeniyle daha parlak ve canlı bir cilt görünümü sağlanmış olur. Mezolifting yöntemi diğer ameliyatsız yüz estetiği uygulamaları ile birlikte uygulandığında daha etkili ve kalıcı sonuçlar elde edilmektedir. Kliniğimizde tüm dünyada bilinen Inno – Tds markalı anti aging ve sıklaştırma etkili mezolifting uygulamaları yanında, kullanılmaya başlandığı günden bu yana büyük sükse yaratan Fransız Jalupro mezolifting ürünleri tercih edilmektedir.
Kimyasal peeling
Kimyasal peeling yüz derisinin üst katmanlarının birtakım solüsyonlar aracılığıyla kontrollü olarak hasarlanması ve alttan yeni doku ve hücre sentezinin başlatılması işlemidir. Kullanılan peeling materyaline ve konsantrasyonuna göre kimyasal peelingler hafif, orta ve derin olarak sınıflandırılır. Kliniğimizde orta ve derin peeling uygulamaları Doç.Dr Serkan Yıldırım tarafından son derece güvenli ve etkin bir biçimde kullanılır. Peeling uygulamaları ile cildinizin canlanıp parladığını, ince kırışıklıkların hafiflediğini ve azaldığını göreceksiniz. 5-10 dk lık bir ofis uygulaması olan kimyasal peeling sonrası dikkat edilmesi gereken önemli iki nokta cildin yoğun bir şekilde nemlendirilmesi ve güneş ışınlarından çok iyi bir korunma sağlanmasıdır. Anti aging amaçlı olarak uygulanan meyve asidi türevlerinden oluşan hafif peelinglerde 4-6 seanslık uygulamalar yeterli olur iken, TCA gibi dahe derin peeling uygulamalarında ise 1-2 seanslık kürler yeterli olmaktadır. Burada hangi tür peeling uygulaması yapılacağına karar verilirken, kişinin cilt tipi, uygulamanın yapılacağı mevsim ve uygulamadan beklentiler çok iyi değerlendirilmelidir. Derin peeling sonrası yaklaşık 1 hafta süreyle deride ciddi bir kabuklanma ve soyulma olurken, yüzeyel peelingde bu soyulma çok göze batmayacak yoğunlukta olmaktadır.Tabiki bu dezavantaja oranla derin peeling sonrası görülen değişim çok daha etkileyici olur. Anti aging amaçlı peeling uygulamaları sonrası deride artan kollajen sentezi ve yeni hücre oluşumu nedeniyle daha canlı ve sıklaşmış bir yüz-boyun derisi elde edilir. Bunun yanısıra yüzdeki lekelerin giderilmesi, gözeneklerin sıklaşması, akne izlerinin hafiflemesi ve derinin yağ dengesinin sağlanması peeling sonrası elde edilen öenmli kazanımlardır.Yüz gençleştirme amacıyla yapılan kimyasal peeling işlemleri dolgu, botoks, prp gibi diğer anti aging işlemleri ile birlikte kullanıldığında çok daha etkin sonuçlar elde edilmektedir.Kişinin ihtiyaçlarına göre uygun olan protokollerin belirlenmesi ve hangi kombinasyonların kullanılacağına karar verilmesi önemlidir.
DermaRoller tedavisi
Dönen bir aparatın ucuna yerleştirilmiş çok ince kılcal iğnelerin, aparatın deride farklı yönlerde gezdirilmesi ile gözle görülemeyen kanallar açması ve ardından bu kanallar aracılığıyla deriye uygulanan özel serumların hızla ve etkin bir biçimde deri altına geçerek etki göstermesi şeklinde özetlenebilecek bir uygulamadır. Son yıllarda ameliyatsız yüz estetiğinde popülarite kazanan DermaRoller tedavisinde iki temel amaç gözlenmektedir.Bu amaçlardan birinci ve asıl olanı açılan mikro kanallar nedeniyle deri ve deri altı dokuda yeniden bir iyileşme süreci, hücre ve doku sentezinin başlatılmasıdır. İkinici amaç ise deri yüzeyinden uygulanan ve normalde etkisi sınırlı olan büyüme faktörlü özel serumların bu kanallar aracılığıyla derialtına yoğun bir biçimde nüfuz etmesi ve çok daha yüksek bir etki sağlanmasıdır. DermaRoller tedavisinde kullanılan aparatların iğne boyları 0,5 ile 2,5mm arasında değişmektedir. Kılcal iğnelerin uzunluğu arttıkça uygulama sırasında ağrı oluşma ihtimali artarken, elde edilen sonuç daha etkili ve dramatik olmaktadır. Bu durumlarda ağrı kesici krem ve buz uygulamaları ile hasta konforu en üst düzeyde tutulur. Yapılan bilimselçalışmalar ile, Roller tedavisi sonrasında kollajen sentezinin arttığı, deri elastikiyetinin iyileştiği, derinin sıklaştığı, dermis kalınlığının arttığı, kan akımı ve yeni damarlanmanın arttığı, dokuda bulunan büyüme faktörlerinin çoğaldığı gösterilmiştir.Tüm bunların sonucunda uygulama sonrasında daha sıkı, canlı ve parlak bir cilt görünümü sağlanırken, lekelerin azaldığı, kırışıklıkların giderildiği, göz altı morlukların hafiflediği yada kaybolduğu gözlenmektedir. Roller tedavisinde bir kür 1-2 hafta aralıklarla uygulanan 6-8 seanstan oluşmaktadır. Uygulama süresi 20 ile 30dk arasında değişmektedir. İşlem sonrası yüzde hafif bir kızarıklık ve ödem olabilir ancak 1-2 saat içerisinde bu kızarıklık ve ödem tamamen düzelir. Roller tedavisi sonrası kişinin normal hayatını kısıtlayıcı herhangibir durum oluşmaz.